Din

2.05.2009 zaman: Cumartesi, Mayıs 02, 2009 Gönderen illegalizma

Tepemde kendinden bile rahatsız olan bir sonbahar güneşi var. Yürüyorum ve farkındayım kendi rahatsızlığımı güneşe yıkarak kendimi aklamaya çalışıyorum. Ve farkındayım farkında olmanın. Yüksek duvarların olduğu uzunca bir caddeden. Ardımdan sırtımı kolaçan eden güneşin dünyaya bana dair bıraktığı izi takip ederek ilerliyorum. Herşeyin bittiği yerde tam caddenin sonunda, hayatımızın sonu gibi uzun caddenin sonunda da tesadüfmüdür tevafuk mu bilinmez fakat, Bir hristiyan mezarlığı var Buraya kadar görüp algılayabildiğim herşey oldukça normal ama tam köşede yani mezarlık sınırları içinde de Kocaman bir Camii var günün muhtelif saatlerinde orada sonsuz uykuda ve uyanmada olanlara ninni söyleyen, Bir de üzerlerinde haç olan mezarlıkların başında ellerini düğümlemiş ağlayarak dua eden hahamlar var. Medeniyetler ittifakından söz edeceğimi sanmayın sakın , fakat sırasıyla ihtiyaca cevaben bir din sisteminin yeni bir sistemine dönüşümünü ve 3 din olarak bildiğimiz Kutsal dinlerin tek bir din yolu üzerinde devam ettiği görüşümü beyan edeceğim. Dilimin döndüğü derece bu sakıncalı konudan bahsedeceğim.

Biz müslümanların kutsal kitabında Bakara suresi 62. ayette İman edenler, Yahudiler, Hristiyanlar, Sabiiler... Her kim Allah'a ve Ahiret gününe gerçekten iman eder ve Amel-i Salih ( Hayırlı Amel ) işlerse, elbette onların Rab'leri yanında mükafatları vardır. Onlar için herhangi bir korku olmadığı gibi kendilerini üzecek bir şeyle de karşılaşmazlar.

Burada Ayet'i kerime'de anlatılana bakılırsa Allah tarafından Yahudilerin, Hristiyanların ve Sabiilerin de affedileceği buyurulmaktadır. Aslında İncil ve Tevrat'ta dinin kendini tamamlası ve son peygamber den bahsedilmiş olduğu dile getirilmektedir. Fakat nihayetinde tahrif ( Tahrif : aslının değiştirilmesi ) edilen yada aslen tam manasıyla tahrif kelimesini karşılamasa da, kişisel görüş beyan eden kutsal kitaplar ( Kişisel Görüşe misalen : Hz. İsa dönüp dağa bakar ve dağ ne kadar büyük der ardından Matta : İsa Allah'ı dağda gördü - Luka : İsa Rabbine Hamd etti gibi iki farklı görüş beyan ederler yani Matta'ya ve Luka ya göre ki bu durumu 12 olarak düşünürsek nasıl bir değişimin söz konusu olduğu kabil ve göz önündedir. - (Hz. İsa'nın 12 havarisi vardı, Aynı zamanda Peygamber Efendimiz Akabe Biatlarında 12 elçiyle iletişim kurmuştu.- Tesadüf müdür ? Tevafuk mu ? ) Bu kadar çok çelişki ve bunca cevap varken soru sorulan kitap kesin cevabı tam manasıyla verememektedir. Kendimden hatırlıyorum bir vakit gizli gizli incil okurdum, sırf babam görüpte küplere binmesin diye, ( Bu konu ile ilgili yani İncil ve Kuran'ı Kerim ile ilgili gözüme çarpan aynılıkları ve farklılıkları da bir vakit burada okuyacaksınız. ) O zamanlardan aklımda kalan şu olmuştu 4 kopyalı incilin 4 kopyası da birbirinden farklı bir bakış açısıyla anlatılmaktaydı, yani her birinden pekala farklı bir cevap elde edilebilir idi. Asıl cevap kesin değil di herhangi bir şüphe taşımaktaydı. Bir kaç farklı pencereden bakılabilir ve kendine en yakını seçilebilir durumdaydı. Yani kişisel hareketin inanç dokunulmazına müdahale hali. Fakat Kur'an-ı Kerim kesin cevaplıdır. O vakit okuduğum İncil İman bağlarımı pekiştirmiş içimdeki şüphe tepelerini yıkmıştı, dönüp geleceğim konu şu ki şahsen 3 din diye bir tabiri kabul etmiyorum. Allah'ın yeryüzündeki dini kendini tamamlamıştır. Yani şimdiki dinimiz bir final niteliğindedir. Süreç içindeki değişimlere ayak uydurmak için peygamberi kitabı farklılaşan ama biz insanlar tarafından ötekileştirilen parçalara ayrılan savaş gerekçesi olan tek din. Hem bu durumla ilgili Kur'an-ı Kerim de bir ayette - Dini tamamlayacağız - diye buyurulmuştur.

Burada blogumda inanç din ibadet kavramlarını yazacağımı pek te düşünmüyordum, çünkü bu konu oldukça özel ve her tarafa ve her yoruma karıştırılabilecek bir konu o manada dilimiz sürçmüş ise affola, fakat içinde bulunduğum durum beni buna mecbur kıldı. Ki zaten şu sıralar kendi ajandama okuduğum ve hikmetine mazhar olduğum bölümleri de kaydediyorum. Evet elimde bir Öz var - Bu kainatın özü - herşeyden inceden inceye bahseden bir kitap dün okuduğunuzda başka bugün okuduğunuzda başka algılar yaratacak bir eser. Allah'ın mucizesi Kur'an-ı Kerim - Kur'an-ı Kerim'i onca zamandan sonra elime almam gerekliliğini tatlı öfke ve büyük bir şefkatle bana gösteren kişiye teşekkür ederim. Yer yer haddim olmadan bu durumla ilgili yazacağım.

Ve haftanın enleri : Mevlana ve Şems'i Tebrizi arasındaki eşsiz bağlanılmışlığı anlatan iki kitap var biri pek te tesadüf olmadan bana uğrayan ve finaline ulaşan kitap'tı ( Elif Şafak - Aşk ) Elif Şafak'ı ilk Bit Palas'la tanımıştım daha sonraki kitap ve yazıtları pek te bana hitap etmemişti ama bu kitap hakkında ne yazarsam yazayım sonunda siz en iyisi okuyun söyleyeceğim ben de sonu baştan yazayım dolandırmadan. Siz okuyun. Bir diğeri ise - Ahmet Ümit - Bab'ı Esrar - Ahmet Ümit okuyanlar bilirler çok ağır bir dile sahip olur genelde kitapları siz de ilk 100 sayfasına katlanabilirseniz ardını kendisi getirecek bir kitaptır. Ki konu zaten ilgi çekici olunca kurgu kendiliğinden okutuyor. Ve bir film var bu hafta Waltz With Bashir ( Beşir'le Vals ) kendisini bulana kadar ciddi bir uğraş harcadığım ama o uğraşa da değecek bir eserdi. Tamamiyle animasyon olan yer yer hayali kurgularla betimlenen ama o kadar çok hayatımıza dokunan bir yapım ki şaşıracaksınız. Filmin konusu ise şu Saba ve Şatilla filistin mülteci kamplarındaki katliamlar. Geçmişi unutan ve geçmişinin peşine düşen bir İsrailli tarafından başlatılan hikaye, Bu arada film İsrail yapımı iç hesaplaşma niteliğinde hatta izlediğinizde hem itiraf hemde iftira belki de dürüst bir aklanmayı göreceksiniz. Bu iftira sözcüğünün içinin dolu ya da yarım dolu olabileceğini varsayabiliriz. Bende kestiremedim olur da filmi izlemiş olanlarınız varsa bir açıklama sevindirir. Belki de ben yanlış ve önyargılarla izliyorumdur. Böylesine garip bir film, Kış bitti Yaz adım adım geliyor özlemişim ayaklarımı soğuk suyla uyandırmayı.

Hadi şimdilik veda edeyim önümüzdeki haftaya görüşmek üzere Bahar Aşk ve Suskun yazısının devamı ulaşması gereken yere ulaştı, okundu dinledim burada yazmaya lüzum görmüyorum. Sesini duydum şenlendim o heyecanla çocukluğa büründüm fakat fazla sürmedi. Hayat çelme taktı kocamışım dimdik duramadım yere eğildim.

Ali 2oo9

1 Comment

1 Response so far.

  1. Unknown says:

    evet aşk çok iyiydi
    ilk kırkı sayfayı okudum ve uzun süre ağladım
    mevlana ve tebrizi arasındaki muhabbet çok güzel işlenmişti
    kurgu ve karekterlerin ustaca işlenişi sayesinde bir sinema izlercesine okudum çokça not aldım
    bayağa dolaştım kitapta
    ve bence sen de böyle bir eser verebilirsin
    sağlam aşık olmuşsun gibi geldi
    kelimelerle bir çocuğun parkta kumlarla oynadığı kolaylıkta oynuyorsun
    belki de yazmışsındır da ,ne dersin?

Yorum Gönder