Susmak ve konuşmak üzerine uzun uzun gelgitler var şu sıralar hayatımda herkes çok konuşuyor, ya da ben haddimden fazla susuyorum. Umursamıyorum olağan şeyleri herşey çok olağanmış gibi geliyor. Aaa baksana filler uçmayı öğrenmiş deseler kafamı kaldırmaya niyetim yok. bir tür uyumaya başlama yada uyumadan uyanma hali gibi. şimdilik anlamış değilim fakat hayata karşı bu önemsememe halimden hoşlanıyorum. Aslında aksine asıl önemsemem gerekenleri önemsemeye başlıyorum. Bu durum yani dünyevi şeylere ilgimin sıklıkla kopması madde alemi ile ilişkimin bağlarını zayıflattıkça manevi alemimde yeni pencereler açıyor. Dünya üzerinde görünen dokunulabilen herşeye dair duyduğum hissizlik önemsememe hali beni, asıl önemsemem gerekenlere yönlendiriyor.

Bu boşvermişlik hissi ağırlığımı alıyor biraz üzerimden. Hayata dair sorumlulukları ya da tamamlanmamış hayalleri, ve sonsuz bir suskunluğu veriyor koynuma.

Kitaplarımı yeniden yazıyorum, kalemi yeniden elime alıyorum, zamanın zaman olduğu zamanlara yolculuklarda bulunuyorum. Üzerimdeki o ölü toprağından kurutuluyor sıyrılıyorum.

Sadece zamana zaman tanımam gerekiyor. Ve ben O na o tahammülde olduğumu göstererek ona istediği vakti vereceğim.

Bu kısacık yazının altına haftanın enlerini de ekleyip sizlere veda edeyim. Ya yeniden aşık oluyorum ya da zaten deli gibi aşığım farkına varıyorum. Her akşam onca olumsuzluğa rağmen sana yazmak senden yazı almak herşeye değer. İmkansız inanılmaz hatta çok acı fakat ikilem arasındaki huzur, onca olası talihsizliğe rağmen bir talih gibi sevgi, çünkü herkese nasip olmuyor gerçek sevmek, gerçekleri sevmek, gerçekten sevmek. Katre-i Matem var elimde İskender Pala'yı ilk Kitab-ı Aşk ile tanımıştım şimdilerde kendisi Divan Edebiyat topluluğu ile meşgul. Ama harika yazmış yine son kitabında. Sizlerde ben gibi İstanbul, Mor, Lale Ve 6 rakamına aşık iseniz hepsini bir arada bulabileceğiniz kişiye özel tarzda yazılmış bir kitap. Cennet ve Cehennem de bu enlerin arasında 20 dakikada her taraf sele boğulabilir yine 20 dakikada her taraf cennete dönebilir herşey bir kaç dakika var ve yok - hep ve hiç gibi. Soluklarıyla gönüllere başka taraftan seslenen bir kadın var. Türkülere eşsiz kıyafetler diken, usta bir terzi gibi işleyen tarzda nefesli bir sanatçı Yeninur Ada 2009 yılının ocak ayında yeni albümü çıkmış ta o dönemin yoğunluğunda ulaşmak nasip olmamış - şimdilerde o günlerin acısını çıkarır gibi bir kaç kez dinliyorum her şarkısını. Hele bir şarkısı var ki derinden aman ettiren ah çektiren tarz da Sözler aynen şöyle Ben bir güvercinin olsam/ Çadırın başına konsam/ Çırpınıp yanına gelsem / Ah eli karanfilli Gelin./ Aklım aldın bir bakışta


Ali 2oo9

0 Comments

0 Responses so far.

Yorum Gönder