Son Perde...

31.12.2009 zaman: Perşembe, Aralık 31, 2009 Gönderen illegalizma


27/12/2009

Belli olmayan bir yolun başında bekliyorum. Vay be ne yıldı bu böyle neler de geçti üzerimden. Bunca şey hangi arada doluştu nasıl oluştu hayret. Gerçekten ardından kocaman bir Vay Be yi hakediyor 2009 nasıl bir zaman dilimiydi çözümlemekte güçlük çekiyorum.

Bunca zamandan sonra tekrar ölümle burun buruna geldim hem de iki kez. Ki kendisi hala burnunu burnumun yanından çekmiş değil. İkisi de birbirinden çok ilgisiz alakasız sebepler Garip enteresan işte. Insomnia nöbetlerimin şiddetlendiği genelde gecenin diplerinde bana eşlik eden sigaralarla geçti bir kocaman yıl. Ve her sigarada önümüzdeki yıl için sigarayı bırakmalıyım temennisinin havada uçuştuğu bir yıl. Yok yok bırakacağım kesin. Hem zaten iyiden iyiye azalttım sigara törenlerimi. Neyse gerçek manada boş bir yıl değildi hatta dolu dolu. Aşkı yeniden tanımlamama
kendisin asla ölmeyen duygulardan biri olduğuna. Milyonlarca gelgitler yaşatmasını bir kaç saniyede başarabilen bir delilik olduğuna kanaat getirmeme sebebiyet verdi mesela. Hem sonra hep olduğum yerde kalsam da aslen çok başka diyarlarda yaşadığımı bu kadar yakından hissettim. Farklı olduğumu bir kez daha benimsedim herkes gibi değilim herkes gibi olamıyorum. Barışmaya çalışıyorum farklılıklarımla.
Bir de aydınlanmanın yıl sonuna denk gelmesi dolayısıyla geç kalınmış bazı planlarımı hala kendimce taşıyorum. Her ne kadar söz konusu planların gerçekleşme süreçlerinin en az bir kaç yıl alması bendeki takat sınırlarını zorlamakta olsa bile ki ama olsun beklemek lazım. Sabır en nihayetinde

Bu arada işin özü bir yıl almanağı olmayacak bu yazım. Malumunuz yıllık almanak yazma geleneneğim ancak kalabalık bittikten
vay beler şaşırmışlıklar tükendikten sonra yazılıyor ki o da ancak şubat ayına denk gelmekte Sizlerde büyük ihtimalle ancak 2010 yılının ilk günlerinde okuyacaksınız. fakat Aralığın dibinde karalıyorum bunları imkansızlıklardan mütevellit kalem kullanıyorum bildiğimiz A4 kağıdına yazıyorum. Aslıma da uygun bu durum
kendimi çok daha iyi hissediyorum. Tek ayağım hep geçmişin dibinde bir diğeri gelmeye çalışan geleceğin eşiğinde. Kalem geçmiş. Kağıt geçmiş ama kelimeleri döken geleceğe açılan pencerenin umududur.

Şimdi asıl konumuza geleyim. Son perde. Bir yıl daha geçti tek düzlemde bir zaman dilimi. Dünyanın bize hissettirmeden oldukça hızlı döndüğü ki bu döngü süresinde değişimi kaçınılmaz kıldığı bir an bir yıl işte. Kimbilir Sınırlarımız belki de. Şeyden bahsedecektim ben Sinema'dan bahsedecektim. 2009 Hem benim bulunduğum yer itibariyle hem de sinema dünyasının kısırlığından pek birşey getiremedi toparlarsak The Course case of Benjamin Button, Kızkardeşimin Hikayesi, Slumdog Millionaire gibi bir kaç film var arşivlenecek ve yıllar sonra tekrar izlenebilecek. Bir de bu yazıyı yazdıktan ama yayınlamadan önce yani takvimlerin hala 2009’a tutunduğu zamanlarda elime geçen ve hikayesini çok beğendiğim The Illusionist var ki çok güzel bir film hem tarihi dokusu itibariyle hemde dünya üzerindeki en büyük sihri yine büyünün diliyle anlatması itibariyle. Gerçek aşkın yıllar yıllar sonra yine yaşayabileceğini oldukça güzel betimleyen bir yapım olmuş. Hem Edward Norton hem de Jessica Biel'in performansları benim gibi popüler kültür çöpçüsü koleksiyonerler için oldukça değerli bir parça haline getiriyor The Illusionist filmini. İzleyin derim Şiddetle Tavsiye.

Aslında gördüğüm kadarıyla sinema alemindeki bu sessizliğin tek sebebi var o da fırtına öncesi sessizlik. Evet kesinlikle öyle. 2009 dibinde James Cameron ( Titanic - True lies - Terminatör ) ustanın Avatar'ı çıkıyor ama aman karıştırmayalım bu Avatar o çok sevdiğim manga çizgi dizi değil ondan ve film versiyonundan da söz edeceğim birazdan. James usta hep en baba bütçe ile rasyonalite'yi sanal ortamda anlatmaya çalışan bir adamdır ki başarılıdır. Ve bunu sağlam senaryo kullanarak yapmayı da bilmiştir. Ve James Cameron'un filmi ile ilgili esaslı bir iddiasıda var aynen şöyle. Avatar'dan sonra sinema'nın bildiğiniz sinemanın eski sinema olmayacağı. Heyecanla Avatar'ı beklemedeyim. Şu sıralar vizyonda. En azından medeniyeti bulana kadar bende bekleyeyim.:) Ve bakıyorum da 2010'da ne kadar
manyak filmler gelecek ve ben nasıl bir beklenti içindeyim bilseniz. Aslında çok erken olmasına rağmen şimdiden sabırsızlık yaşıyorum. 2010 mart ayında vizyonda olacak olan Tim Burton'ın Alice in Wonderland'ını mesela nice zamandır hiç bir filmi bu kadar dört göz modda beklememişim Ve Avatar The Last Airbender anlatılamaz bir alt psikolojiye sahip eşsiz çizgi dizinin isim hakkı da İşaretler filminin yönetmeni M. Night Shaylaman da imiş ki umarım berbat etmez birşeyleri. Çünkü Avatar The Last Airbender kesinlikle bir Yetişkin çizgi filmi. Anlatımının, senaryosunun nasıl bir psikopat bir adamın elinden çıktığını durup durup düşünüyorum. Ve M. Night Shaylaman'ın esaslı korku figürleri dahi bende garip derecede trajikomik bir etki yaratıyor.2010 yılı içinde daha açıklanmamış ve benim de pek malumatımın olmadığı bir kaç film daha var bir kaç haftaya kadar burada yazmaya özel bir gayret sarfedeceğim. Bir de yıllar önce David Fincher'ın mükemmel bir şaheseri olan Fight Club'ının yazarı Chuck Palahnuik'in başka bir romanı olan Görünmez Canavarları ki bu roman bir yeraltı edebiyatı ürünüdür. filme dönüşüyormuş. Zaten kelimeleriyle bizleri mest eden adamın ilk romanının sinemaya çok güzel aktarımı kendisini beklenilebilirler listesinde en üst sıralara yerleştirmeye yetiyor.

Aynı zamanda uzun süredir aradığım ve şans eseri bulabildiğim eşsiz bir film Sharon Stone'un başrol oynadığı iyilik meleği benim izlememi beklemekte bir de hani hayatınıza dair filmler vardır izlersiniz izdüşümlerini kendi içinizde yaşarsınız kaç kez olursa olsun Onu izlemekten yaşamaktan asla bıkmazsınız. her saniyesini aklınıza kazırsınız ya işte o filmlerden biri olan In America'da acilen izlenmeli.

Her ne olursa olsun o kadar karmaşık bir yıl olsa bile gerçek manada itiraf etmeliyim ki 2009 sadece tekrarların bir yanılsaması oldu benim için ha ciddi farklar da var dı elbette. İçimde adlandırıp anlamlandıramadığım bunca herşeyin kötü olmasına rağmen dur diyemediğim çok başka bir inanç ve umut var ki o da 2010 yılının farklı geçeceğine ki öyle olmasa bile bununla ilgili çabayı hakedecek bir yıl olacağını düşündürüyor. Yok yok bunu ancak düşlemeliyim.

Bir yıl sonu ve yeni yıl temennisi yazacağım kelimelerle sonlandırayım bu son yazımı. ha tabi geleneğe karşı gelmeden Dean Martin söylüyor 1953 yılından 2009'un sonuna 2010'un başına Thats'a Amore. Nice mutlu zamanlara senelere. Kapınızda Dua beklentisi ile

Haftaya Görüşmek üzere

Selametle...

Ali 2009,9

0 Comments

0 Responses so far.

Yorum Gönder