Başladım kelimelerimi avlamaya en nihayetinde. Bu aralar tıkanıklığımın ne olduğunu kestiremiyorum neden dökülemiyorlar sözlerim. Dolu dolu bulutlu gökyüzüm ha yağdım ha yağacağım kar misali. Kendi kendime de olsa söyleyemiyorum artık nicedir içimde irinleşmişlikleri. Nedir beni bu suskunluğa tutunduran nedir niyedir bilemiyorum.
Bir sufi edasıyla abamın altına bürünmüş. Bir kaplumbağa mahiyetinde başımı içime çekmiş zamanlarımı mı bekliyorum onu bile bilmiyorum. Zaman mı bekliyorum şafak mı sayıyorum. Neden döküp rahatlayamıyorum. Neden bu kadar soğuk ve soğuğun oluşturduğu kuraklıkta bu hayatım, bu dönemler Neden. En son üç beş ucu açık kelam ile yazmıştım meramımı. Her ne yazdığımı ne yazacağımı bilemeden. Karmakarışık ruh halimin bağrında elimden ne kadarı gelirse işte o kadar yazmaya çalıştım. Acaba yıllar sonra bu kelimeleri yazdığım zamanları mekanları hayatları anımsayacak mıyım? Acaba yıllar sonra olacak mı?
Bilinmez bir sona yelken açtım. Garip ki ilerliyorum. Ve artık içten içe sabır kapılarımın direncini yitirdiğini umutsuz çaresiz elim yanaklarımda izliyorum. Son olmasını istiyorum artık bir son durak. Bir dinlenme bir unutuş hali başımı yastığa koyar koymaz uyumak istiyorum adımlarımı korkmadan atsam diyorum. Korkmadan yürüsem bu yolları. Zamanların üzerine saldırsam artık ütopik de olsa elimdeki kılıçla. Bir kılıç olsun istiyorum kesip atmalıyım kanserli yanlarımı. Gerekirse bütün bedenimi arındırmalıyım kanserden. Son olsun istiyorum son için sabır istiyorum. Sonu göstermeye tahammül nasip eylesin istiyorum. Kimsesizlerin kimsesinden.
Uyku ve uyuklama tutmayandan Hay’dan Kayyum’dan, Doğunun ve Batının Kuzeyin Güneyin Yaratıcısından. Güneşe günü getirsin diye hüküm verenden Ay’a geceyi ışıtsın diye emir verenden. Bu yeri bu gök kubbenin altında tek kelimeyle eşsiz nizamıyla donatandan. Bir zaman, bir mekan, bir hayat temenni ediyorum. Bu fırtınanın sonu olsun istiyorum üzerimdeki karların erimesini arzuluyorum. Bir kardelen mahiyetinde uyanmak istiyorum. İçimin artık nicedir yanacak yanlarının kalmadığını seziyorum.
Allah’tan öyle şeyler geliyor ki anlamak biz aciz kulların haddine değil. Naçiz görüşümüz Yaradan’ın sonsuz görüşü gerçek manada naçar kalıyor. Bu yazı çok zor günlerden sonra umarım ki sizinle buluşacak. Zor günlerdir yaşadıklarım. Zoru seviyorum ama haddin sınırını aşınca çekilmez oluyor bunu pek nadir kendime itiraf ediyorum. Ve anlıyorum tahammülümün sonlarındayım. Sabır ihsan etsin istiyorum Allah’tan. Kişinin kimsesi olmasa bile, kişinin herkesi olsa bile en kendi halinde yine ve her zaman kişiye kimse Yaradan oluyor. Her daim En güzel En tok haliyle. Çok şükür sabırsızlığıma da sabır diliyorum. Sabır ya Hak Yolum uzun azığım kısıtlı uzandığım yer karların üstü. Fakat değil mi ki Bir Örümceği iki cihan güneşini korumaya vesile eyleyen?
Zor günlerden yeterince dem vurdum canınızı sıkmışımdır bilmekteyim. Fakat zorluklarda açan güzellikler de var hayatımın heybesinde çok şükür. Ömrümün en duygusal anlarından birini yaşadım geçtiğimiz öğretmenler gününden önce. Sağlık taraması için belki de dünyanın bile unuttuğu köyümüze gelen sağlık ekibine yardımcı oluyorum el yordamıyla. Bütün çocuklar eteğime sığınıyor. Kelebekler gibi uçuşuyorlar çevremde. O sırada bir çocuğunun olması ne demek. Masumiyet dolu sevgi ne demek. İçi kof olmayan aşk ne demek. Korkunun çaresizliğinden sığınak bulmak ne demek. Parmak kadar yaratıktan hayatının eğitimini almak ne demek. Onca şeyin ne demek olduğunu o sırada çok iyi algılıyorum. O tüm bakışların bakışıma kilitlendiği çok küçük ama oldukça büyük zaman diliminde. Hele bir an dönüyor ki. Belleğime çivi yazısıyla işleniyor. Güzel kızım Helin, özlemim, hasretim, Bir kız hayalim. Gerçek manada dünyaya dair pek az hayalimden biri kızımın olması. Henüz her şey den uzakta en masum haliyle daha 8 yaşında. Ekonomik koşullarının kötülüğünden dolayı annesinin ancak üzerine geçirdiği önlüğü çıkarmaya çalışıyoruz aşı için, ne var ki her tarafı dikişli her tarafı el emeği ve her tarafı anne şefkati ile dokunmuş önlüğü çıkarmak zor iş. Eğiliyor kulağımın dibine yanaklarıma düşüyor inci taneleri sarılıyor boynuma Öğretmenim ben çok korkuyorum diyor. Ve gece susuyor gündüz susuyor yapayalnızlığım bitmez gecelerim tek başına bir sınırda olmanın ürkekliği tükeniyor yanağımdaki inci sayesinde kayboluyorum bir zelzele de. Bir fırtına da nefes almaya çalışıyorum ama diğer yandan boğmasını istiyorum o inci tanesiyle. Böylesine gelgitler içinde bende sarılıyorum KIZIM korkma buradayım diyorum. Kızım oluyor O bağrına alıyor beni. O günden önce ve o günden sonra bakışlarına bakıp gülümsün hayatımsın bir tanemsin diyorum. Utangaç suratını bağrıma basmak istiyorum.
İbrahim Sadri’yi ve şiirlerini geceleri yanıma alıyorum. Dışarının uçsuz bucaksız anlamsız kalabalığına inat ve içimin gürültüsüne kendi savaşını açma tenezzülünde bulunarak sessiz sedasız kulaklığımdan içime süzülen kelimelere yükleniyorum. Bir de bir şarkı var ki mizacıma çok uygun sözcüklerle örmüş Niran Ünsal Nasip Değilmiş söylüyor. Yok bir sitemim hayatta her şey kısmet. Soldu gençliğim ömrümü aşkla ziyan ettim ağla gönlüm nasip değilmiş vuslat. Rahat uyu Yar sana hakkımı helal ettim. Eşsiz bir kabullenme var. Kendimi buluyorum.
Kabulleniyorum. Zamanı Varlığı yokluğu. Benden alınanlara da bana verilenlere de sonsuz şükür ile. Tavandaki o garip şekli eşsiz ucubelere benzersiz yaratıklara benzeterek gelmesi için dua ediyorum uykunun. Sabahın ve bir sonraki sabahların. Uykusuzluk zor iş. Elektriği pek nadir buluyoruz aynı zamanda sadece gecenin bir yarısında hem zaten ben gibi bir vampir için ideal bir saat neler yazmak için açmıştım bu Word belgesini nelerde yazmışım şaşırıyorum. Yine geleneğe ayak uyduruyorum sonuna bir şarkı ekliyorum. Son nokta müzik olsun istiyorum her zaman ki gibi. İyi zamanlara müjdeciymiş hesabı yaparak. Louis Armstrong – What a Wonderful World. Kendinden henüz sorgulayacak kadar bıkmamış bir bıkkının dudakları eşlik ediyor sonsuz karanlığa…
Haftaya Görüşmek üzere
Selametle
Ali 2oo9
kesinlikle frekanslrımız farklı. ıyh
merhaba:))
ara ara da olsa burda seni görmek güzel
bu ara en çok neden sorusunu soruyorum kendime cevabı biliyorum ama ...
yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır...