Belirsizlik

31.12.2009 zaman: Perşembe, Aralık 31, 2009 Gönderen illegalizma


20/12/2009 - 04:32

Geceyi ören Mimar ufak ufak sabahı geçiriyor dünyanın üzerine bu koca alemin ben gördüğüm taraflarına... Sabahı nasıl ederim diye kıvranıyordum müştemilatın içindeki yatağımda terledim üşüdüm sızlandım ahladım vahladım fakat zamanın zemberiğini yine tutamadım sabah oluyor tane tane. Her biri taneler halinde dağılıyor aydınlık gökyüzüne.

Elektrikli ocağa bir fincanlık su bırakmıştım kalkıp bir kahve içeyim diyorum. buharı tütüyor üzerinde hem su üşüyor hem sigaramın dumanı ve hava ayaz sırtım omuzlarım hatta ayağımın açık kalan tarafları bileklerim üşüyor kuruyor ufak bir dokunuşta dağılacak derecede. Kuru zaten bu dünya kuru ve belirsiz bir dünya. Ben ne verirsem O'nu alıyorum eksiksiz her daim. Bu hayata ne kadar dengesiz davransam o da bana aynı şiddette yanıt veriyor hem de hiç mi hiç bekletmeden.Ne olacağı belli olmayan bir alem. Hele söz konusu kabullenmekte ciddi sıkıntılar yaşadığım hayat bana ait ise gerçek manada kurak.

Hastalıkta Sağlıkta, hasta olduğumda kalmasa gözüm o kapıda O kapıdan içime dolsa beklenen. Usul usul süzülse yanaklarıma orada birikmiş bıkkınlıklarıma ilaç olsa. Dokunsa kendi eseri yaralara hasretlere gurbetlere ve o eşsiz yaralar tek bir dokunuşla iyileşiverse. Bu na Kadir'dir bilmekteyim O esşiz varlık. Bir bardak su içsem ellerinden dökülse artık yanmış her tarafıma o su. Bir söz her ne olursa olsun kelam eylese. Anlamsız da olsa bir kaç kelime yakalayabilsem ağzından. Dokunsa onun kelimeleri kimseciklerin değemediği uzanamayacağı en kuytu derinlerime. Etraf bayram yerine dönse şenlik olsa her taraf. Ne hastalık kalsa Ne gece Ne de gündüz Varolsa. Ağzı her açılıp kapandığında O bu dünyadan olmayanın. İçime güneşler doğursa tüm acılarıma meydan okurcasına kurak topraklarıma. Olmayacak iş biliyorum hiç olmayacak gel gör ki gafil insanlığım dem vurmadan edemiyorum. Hastayım ama aslolan hastalık değil beni yoran. Umulmadık süreçlerdeki bırakılmışlığım. Kendi vazgeçmişliğim, mecburi ayrılığım daha çok canımı yakan. İki büklüm olmayacakları bekleyişlerim beni bitiren harap edip olmadık viranlara sürükleyen. Hastayım...

Bu ayrılıklarda en fazla kendimi bulabildiğim tek yer olan Mabedimi özlüyorum Laylalarımı söylemeyi yanına uzanmayı saçlarını hayal etmeyi perçemlerine dokunmayı. Annem hasret kesene fazladan yükleniyorum. Vefasızlığı kendime atfedip kendi yayıma kendi okumu sürüyorum kendimle ilgili herşeyi öldürmek istiyorum.
Sana gelemiyorum fakat dualarımla elimden geldiğince dillerim döndüğünce köprüler oluşturmaya uğraşıyorum geceleri hayallerimde yakalamaya çalışıyorum ellerini. Senden olan parçana katıksız sevdalı göğsüne dayayayım istiyorum başımı Orada ağlamak orada ölmek. Ağıtlar yakıyorum. Ağıtlarımı sana yakıyorum.
Zamanlardan mekanlardan ötelerde. Ben bile nerede olduğumu bilemeden Bırakma Ellerimi... Kaybolmayayım dünya Mapushanelerinde Şefkatine muhtacım. Katıksız geliyorum katıksız gelirsin bana biliyorum Yağ istiyorum üzerime. Yağsın her ne olacak sa. Buyur ihsan et hasretinle yanan ruhuma şefkatini esirgeme gir rüyalarıma. Şen şakrak güleyim hayata döneyim. Yaşayayım Öleyim. Şükür.

Bütün özlenenleri bunca özlememe vesile eyleyen her şey için her zerrem ile minnettar şükürdarım. Çok şükür ki Acı da Sen'den Tatlı da Sen'den dir İşittim İman ettim. İstediğim nice Hayır vardır kimbilir nice Şer kapıları'na açılan. Ve nice Şer vardır Hayır kapılarına vesile olan. Elimi eteğimi dergahından eksik etmeyi bana nasip eyleme...

Ve sözler sanadır. Sana söylenmeli ancak sen duymalısın o tepede kalbimi canımı donduran rüzgara o kara rağmen soluğunun doluşması içime. Sesimin titremesi her zamanki gibi. Sen olacaksın ardındaki o sesin, telefonun. Yanaklarım hala seviniyor sana dökülen gözyaşlarına mesken oldukları için. Beşeriyet aleminden kopmuşum beklediğim belirsizlik bile sonunda belki sen olursun diye çok beklenilesi. Çoktan daha çok beklemeli gerekirse. Hiç kimse bilmiyor ve hiç kimse bilmeyecek artık.Sırtımı dönmüşüm dünyaya senin adın yok ise.

Melankolik duraklarımın birinde, hala gök ve nerenin nihai zemin olduğunu bilemeden. Yorgun solungaçlarıma kaçan tuzlu suyun içinde O senden ayrılığın bedenime ruhuma saldığı bitmek bilmeyen ve ufku olmayan acı içinde yüzüyorum. Gözyaşlarımı yüzdürüyorum gölün kenarında. Hissetmişmidir, Yanmışmıdır gölün kalbi sen uğruna dökülenler ona ulaştığında.
Gökyüzümden düştün üzerime. Bu göğü Bu yeri şahit gösterdim içimdekilere. Bir kartanesisin elimde avucumda kalmış son tek tane. İçimin yangınlarına küfrediyorum Donmalıyım ben hem beden hem ruhum ile. Seni yaşatmalı bu can burdayım demeliyim sana yazmalıyım. her yazdığım her yazılan gibi.
İçimden geliyor içim. Sen bu kadar varken bende herkese fazla gelen dünya bana dar kalıyor. Yetemiyorum içimdekilere. Ne dillenmeye ne de dillendirmeye. Bakma melankolilerime Issızlığım sevdadandır. Sevdadır ıssızlığım. Herşeye karşın karşı karşıya kalmışlığıma rağmen and içtim seni. Aklıma unut diye fısıldadığımda kalkıp tövbe ediyorum.

Haftaya görüşmek temennisiyle

Selametle

Ali 2009

0 Comments

0 Responses so far.

Yorum Gönder