Word belgesini açtım nerede olduğumu ve ne yazacağımı kestiremeden tuşlara dokunuyorum. Henüz az önce baktığım mail adresine onlarca spamdan ve diabetik hastalara yönelik bir reklam mailinden başka hiçbir şeyler gelmemiş. Meğer kişinin dünyası ile irtibatını koparmasını istemesi yetiyormuş zaten kendi derdine düşmüş sizin zannettiğiniz dünya.
Uzaktan yakından bütün alemle ilişkilerimi yol ayrımında bırakıyorum üstüme yıkılan geçmişin altından kurtarabildiklerimle hep yarım hep eksik ama şükür ve tefekkürle mücadele ediyorum…
Bu dakikalar bana bahşedilmiş eşsiz şans zümrütleri daha gözlerimi yarım ölüme, uykuya yummadım. Yummakta istemiyorum zati bu gece. Fakat çok iyi biliyorum birazdan gözlerimi uykuya kurban vereceğim. Yenilecek gafil bedenim . Bu dünyada sadece toprağa karışacak. Kim bilir belki de bir daha o şansı hayatı başlatma hayata karıştırma anını asla yaşayamayacağım. Bana bir daha bahşedilmeyecek. Bazen düşüyorum bir çıkrıkçı aslında geceyi ören gündüzü söken. Hayatımın etrafına belki bir ara görebileceğim renkler yayan, ya da bir askerdir. Tam ömrümce ve ömür defterimde şafağı karalayan artık sabırsızlanan bir asker. Benim deyimimle ömür onun için sadece askerlik süresince kullanacağı şafak defterine her gün bir çentik atıyor. Ya bir gün biterse bu sefer artık çentik yerine karalarsa sabırla attığı çentikli defteri. Bu aralar böyleyim ölümün katı sonsuz sessizliğini düşünüyorum. Bazen yanlışlıkla o caddenin ortasında ayağım kayıyor kafam bir aracın altında eziliyor. Ya da kör bir kurşun şakağıma isabet ediyor. Hep ani aceleci belki de acı süresi biraz daha kısa bir ölüm. Ölüm hallerinin olasılık sınırlarının var olmadığını bilerek ama hep olası içi ani ruh kaybı hayalidir gezinen beynimin bir ucundan öte tarafına. Pek zannetmiyorum acıdan korktuğumu aslında ardından ne olacağı merakıdır beni bitiren. Gerçek iken hayal. Yada katıksız hayal rüya iken gerçeğe koşuşturma hayali. Böyle yarım yamalak tek ayaküstünde yazılabilecek bir konu değil bu aslında sadece bir demleneyim dedim.
Haftada Bir de benim kaderimi paylaşmakta akıbeti belli olmayan uzak ir diyarda dünya ile bütün ilişkilerin dışında aksayabilir gecikebilir. Ama kendisi bir ütopyadır ben varlığımla bu dünyada bir yerlerde nefes almaya devam ediyor isem o da devam edecektir. Geç eksik yarım ben ne kadar isem işte o kadar. Sadece şu sıralar görünen o ki yer yer aksayabilir. Şimdiden affoluna.
Kadim bir acının oluşturduğuyum ben aslında. Sonsuz ayrılıkların mahkumu içinde ruhumu saklamaya and içmiş kalbim. Bedeni prangalarla ruhuna tutuşturulmuş bir muhacir. Ne yağ alırım ne de bal satarım. Ben daha ben olmayı bile başaramamışım. Yok yok aslında sevgili en sevgili bu dünyada ancak bu kadar sevilebilecek biri, sen dokunduğundan renklerini üzerime sıçrattığından beridir saçmalamam aşktandır. Bir sarılıp ağlasaydım. Suskunluğum aşktan. Adamlığım, yalnızlığım, vazgeçilmez vazgeçilmişliğim ve vazgeçmişliğim Aşk’tan…
Haftaya Görüşmek üzere
Selametle…
Uzaktan yakından bütün alemle ilişkilerimi yol ayrımında bırakıyorum üstüme yıkılan geçmişin altından kurtarabildiklerimle hep yarım hep eksik ama şükür ve tefekkürle mücadele ediyorum…
Bu dakikalar bana bahşedilmiş eşsiz şans zümrütleri daha gözlerimi yarım ölüme, uykuya yummadım. Yummakta istemiyorum zati bu gece. Fakat çok iyi biliyorum birazdan gözlerimi uykuya kurban vereceğim. Yenilecek gafil bedenim . Bu dünyada sadece toprağa karışacak. Kim bilir belki de bir daha o şansı hayatı başlatma hayata karıştırma anını asla yaşayamayacağım. Bana bir daha bahşedilmeyecek. Bazen düşüyorum bir çıkrıkçı aslında geceyi ören gündüzü söken. Hayatımın etrafına belki bir ara görebileceğim renkler yayan, ya da bir askerdir. Tam ömrümce ve ömür defterimde şafağı karalayan artık sabırsızlanan bir asker. Benim deyimimle ömür onun için sadece askerlik süresince kullanacağı şafak defterine her gün bir çentik atıyor. Ya bir gün biterse bu sefer artık çentik yerine karalarsa sabırla attığı çentikli defteri. Bu aralar böyleyim ölümün katı sonsuz sessizliğini düşünüyorum. Bazen yanlışlıkla o caddenin ortasında ayağım kayıyor kafam bir aracın altında eziliyor. Ya da kör bir kurşun şakağıma isabet ediyor. Hep ani aceleci belki de acı süresi biraz daha kısa bir ölüm. Ölüm hallerinin olasılık sınırlarının var olmadığını bilerek ama hep olası içi ani ruh kaybı hayalidir gezinen beynimin bir ucundan öte tarafına. Pek zannetmiyorum acıdan korktuğumu aslında ardından ne olacağı merakıdır beni bitiren. Gerçek iken hayal. Yada katıksız hayal rüya iken gerçeğe koşuşturma hayali. Böyle yarım yamalak tek ayaküstünde yazılabilecek bir konu değil bu aslında sadece bir demleneyim dedim.
Haftada Bir de benim kaderimi paylaşmakta akıbeti belli olmayan uzak ir diyarda dünya ile bütün ilişkilerin dışında aksayabilir gecikebilir. Ama kendisi bir ütopyadır ben varlığımla bu dünyada bir yerlerde nefes almaya devam ediyor isem o da devam edecektir. Geç eksik yarım ben ne kadar isem işte o kadar. Sadece şu sıralar görünen o ki yer yer aksayabilir. Şimdiden affoluna.
Kadim bir acının oluşturduğuyum ben aslında. Sonsuz ayrılıkların mahkumu içinde ruhumu saklamaya and içmiş kalbim. Bedeni prangalarla ruhuna tutuşturulmuş bir muhacir. Ne yağ alırım ne de bal satarım. Ben daha ben olmayı bile başaramamışım. Yok yok aslında sevgili en sevgili bu dünyada ancak bu kadar sevilebilecek biri, sen dokunduğundan renklerini üzerime sıçrattığından beridir saçmalamam aşktandır. Bir sarılıp ağlasaydım. Suskunluğum aşktan. Adamlığım, yalnızlığım, vazgeçilmez vazgeçilmişliğim ve vazgeçmişliğim Aşk’tan…
Haftaya Görüşmek üzere
Selametle…
Ali 2oo9
çok güzel olmuş illegalizma
kitabını nasıl sabırsızlıkla bekliyorum anlatamam
terk diye bir hikaye ekledim az önce terki dahi terk etmeliyi anlatıyor
umarım terk ettiklerini misliyle gerçek alemde bulursun dönüş oraya ve gerçek gülüşler orda inşaallah
sezai karakoç diyor ya bütün çabamız bir ölüye çıkmak için hepimizin varacağı yer orası
ALLAH hakkıyla yaşayıp adıyla göçenlerden eylesin bizi
inşaallah yazılarını aksatmazsın
gittiğin yerde nice gönüller kazanırsın
hepisinden iyice bir gönüle girmek değil midir
kal sağlıcakla