Kaç gündür Şükürlerin Şükrünü ediyorum. Ama asla yetemiyor. Yetmiyorum. Yettim inancına kanaat getiremiyorum. Bu sabah yine sırf şükrüne uyandım Ey beni Yaradan. Benim bu dünyada olmamı isteyen. Herhangi hiçbirşey iken bana beden kıyafetini giydiren. Hayatı bana layık gören. Soyunuyorum gaflet bahçelerinin uyku ikliminden. Çok şükür ki ismin çağlar çağlar aşıp yedi kat arzı dolaşıp benim kulaklarıma dokunuyor. Uyanıyorsam İsminden.
Gecenin isli perdesinin altına gizlenip te benden ayrılmış ruhumun üzerine bulaşmış gri ve siyah tondaki tüm renkleri tek tek atıyorum. Miskinlik adlı hayal aleminden gerçek adlı ritüelin hayalmiş gibi duran ama en gerçek diyarların yolculuğuna çıkıyorum. Ben beni en fazla senin huzuruna durduğumda buluyorum. Rengarenk oluyorum adım adım. Beni asla yalnız bırakmayan beni huzuruna çağırıyor. Hiçbirşeye böylesine koşar adım gitmiyorum. Ses ki o ses Bir arguvan bir lalezar. Ah ki eyvah ah ki ahuzar. Hem renk hem koku mahiyetinde. Hissediyorum içimi nasıl kanatlandırdığını uzanırsam dokunacakmışım gibi.
Ses koca dünyayı turluyor. Ses beynimde yankılanıyor. Kalbim kapakçıklarının ardında her kapakçığın birbirine vuruşunda tekrar tekrar can buluyor kan pompalıyor cismani bedenime. Aynı ses içten dışa dıştan içe yankı yapıyor. Kulaklarım değil duymama sebebiyet, olsa olsa göğüs kafesime dolaşıyor da ben nefes diye içime çekiyorum o sesi. Ve ben ilerliyorum manevi iklimin huşu bekçiliğine. Beklemenin en güzeli o kapıda durmak. Ancak o kapıdan temmenidar kalmak. Az da olsa nasiplenmeye belki. O sonsuz dergaha böylesi bir günahkarın kabul edilmesini umut eylemek.
Ağzımı açsam belki ışıklarım yayılacak ayak basılan bütün topraklara. Ne ağzımı nede gözlerimi açabiliyorum. Ve ben bunu yazmaya cesaret edemiyorum.
Sabah namazının abdest halinde. Aklım kaçacak yer arıyor. Zihnim öylesi bir bulanıklıktaki kör olmaya meyilli. Ruhum hadi çek git aradan diyor. Aklım bulanık ama kör ve gitmeye meyilli. Göğsüme sığmıyor hissiyat aleminin sonsuz şehirlerindeki kalbim. Sığdıramıyorum içime bu sevgi fazla bilmekteyim. Bu sevgiyi sevmeye kanaat getiremiyorum yine en fazla yoksun olduğum şey bu adını koyamadığım sevgi oluyor. Sadece düşmeden düşürmeden yazmam gereken gerçek aşkı yazarken korkuyorum. Yazmaya yelteniyor ama gel gör ki Yazmaya da yetemiyorum. Şahit ki şahitlik yapıp şehadet getirebilecek herşey, bedenime düşen o su damlası ile mahşer kalabalığının ortasında yapayalnız kalıyorum. Başımın ağrısına şükür dişime dilime her zerreme şükür. Öylesine beklenmedik anda öylesine umut dağlarımın iplerinin koptuğu bir anda. Öyle bir hikaye duydumki şükretmemek umut etmemek elde değil ayakta değil hele benimle hiç değil. Şükür…
Veterinerlik fakültesinde okuyan bir arkadaşım var karşılaştık birkaç muhabbet salaş bir kahve de bir iki çay ve ardından abi başımdan garip bir olay geçti anlatayım dedi ;
- Bugün bize ötanazi için bir inek göndermişlerdi. Hayvanın arka ayakları tamamen felçli denmişti. Hoca da ilacı verelim öldürelim dedi. Ama ben hocam fırsat bu fırsat Hayvanın üzerinde birkaç ameliyat uygulaması yapalım dedim kısırlaştırma gibi işlemler bilirsin. Evet dedim hikayeyi merakla dinliyorum.
Hocamız kabul etti bende arka ayaklarından birine anestezi için enjektörü sapladığımda hayvan tepki verdi. Aynı zamanda bu olaya o ateist hocamız da şahit oluyor. Dur dur dedi evladım bu felç değil en azından kurtulabilme umudu yüksek. Ve biz normalde ötanazi için gelen hayvanları hemen ilaçlayarak öldürüyoruz bekletmeyiz dedi.
- Ve şimdi O hayvanı tedaviye aldık iyileşme gösteriyor…
Yücesin yücelerden yücesin. Yüce öyle bir kelime ki Yüceliğini ifade edemeyecek kadar aciz. Yücesin Allah’ım. Büyüksün Ey Rabbim ben ki ismini andığımda Büyüklüğünden korkup titreyen. Büyüklük vasfını doldurmaya yetemeyecek bir kelime işte büyük…
Ağızsız dilsiz hayvana yaşamını ikinci kez bağışlayan. Ağzı olanlara ağızsız bir varlığa nasıl hayat kapısını açtığını gösteren. Kapındayım dilim damağım tutuk dilenirsem RABBİM’den dilenirim… Sessiz sedasız dileniyorum kimseden isteyemeyeceklerimi. Kimsenin yüzüne dillendiremeyeceklerimi…
Haftada Bir Bin Şükür ile devam etmekte…
Selametle
Ali 2o1o
winter to spring
-
this winter has been so gloriously mild. lots of greens and browns on the
landscape rather than white. when it has snowed, it's been a flaky snowfall
that...
7 ay önce
selametle duayla...çok samimi çok güzel olmuş